Hayatımın her döneminde renklere meraklıydım… Renklerin ruh halim üzerindeki etkilerini fark ediyordum ancak cilt altı tonumun ne olduğunu bilmediğimden, kendim için renk seçmem konusunda epey zorlanıyordum, hatta renklere tarafsız kalamıyordum ve hep kafam karışıyordu.
Bir müddet önce yakın dostum Sema’nın renklerim konusunda bana uyguladığı Renk analizinin ardından renklerimle tanışıp, beni hangi renk hasta hangi renk vital gösteriyor hayretle fark ettim. Renkli kumaşlar bir bir üzerimde değişirken yüzüme yansıyan farklı renkler ve tonları ile oluşan değişiklikler beni çok etkiledi, şöyleki; yüz ifademin, ciddileşme, yumuşama, soluklaşma gibi anlık değişmeler göstermesi kadar; yaşımın hatta sağlık durumum hakkındaki yorumların değiştiğini görmek, çok şaşırtıcı idi. Aslında iç güdüsel olarak bazı şeyleri doğru yapsam da yanlış yaptığım şeyleri öğrendim. Yalnızca giysimizden uygun kullanımları halinde renklerin bize çok olumlu katkılarının olabileceğini öğrendim. Örneğin yorgun bir günümüzde canlı görünmeyi başarabilmek gibi.
Mevsim isimleriyle anılan renk grubumun kış olduğunu ve kontrast yaratan soğuk renkler benim renklerimdi. Renklerin hangi karışımdan oluşması çok önemli, yani, sarı tonlarından mı mavi tonlarından mı? Canlı renkleri ve bir kaç renk dışında, her rengi soğuk tonların karışımından oluşması şartı ile seçip severek kullanıyorum. Kendi renklerimde daha genç daha etkileyici olmanın güveniyle artık alışverişlerde kararsız kalmak gibi hallerden de kurtuldum. Böylece artık alışveriş, benim gibi çok zaman harcamak istemeyen biri için çok daha kısa ve keyifli geçiyor.
Sadece giysiler de değil yüzümde, makyajım ve saçımın rengi de böylece kesinlik kazandı. Ne kadar sevsem de asla dore bir sarışın olmayacağım 🙂
Sevgiler,
Ayşe Öner